Kitap Yorumu : Tatlı Şeytan | Wendy Higgins

By kitap sarayi - 05:09


Kitap Hakkında

Kitabın Orjinal Adı : Sweet Evil
Türkçe Editasyonu : Tatlı Şeytan
Yazarı :Wendy Higgins
Tür: Genç -Yetişkin Edebiyatı / Fantastik
Seri Adı : Sweet Evil Trilogy
Seri Sıralaması: 1 / 4
Goodreads Puanı: 4.16
Yayınevi : Go! Kitap





Yorum ( Spoilersız )


Bu kitabı ilk duyduğumda sanırım henüz yayın hakları alınmamıştı ve ben kapağına bakıp hayran kalmış bir iç geçirip sayfayı kapamıştım. Sonra blogger arkadaşlarımın yorumlarına bakmış burada da basılmasını ummuştum. Derken geçen bahar güzel haberi aldık ve kitabın basılacağını öğrendik. Ara sıra Goodreads'ten burada çıkmayan kitapların konularına göz atar puanlarına bakar sonrada o sayfayı kapatıp unuturum kitabı, kitabın konusunu. Bu kitap içinde aynı şey oldu. Basıldığında ben konusunu unutmuştum. Şimdi diyeceksiniz bu senin kötü bir şey mi? Yok, böyle anlattığıma bakmayın. Aslında konuyu unutmam iyi bir şey çünkü kitabı okurken şaşırmayı, olacak şeyleri tahmin edememeyi seviyorum. Bu aralar bu taktikle (yani kitabın neyle ilgili olduğunu az çok bilip okumaya başlamaktan bahsediyorum) okumama rağmen bir kaç kitabımda tahmin edilir kurgular ile karşılaştım. Bence kitaplar tahmin edilememeli. Yani mesela ben karakterin o an tepki olarak gülmesini veya repliğini tahmin edebiliyorsam o zaman öff diyorum yani -.- çok mu şey istiyorum bilmiyorum ancak böyle düşünüyorum ve bu yüzden elimden geldiği kadar az şey bilerek ve o ara o kitapla ilgili yayınlanan alıntıları, yorumları okumayarak spoiler'den kaçınmaya çalışıyorum, öneririm siz de deneyin :) Allah'tan Tatlı Şeytan'da bu tür bir sorun yaşamadım. Ben sınavlarımdan ötürü hemen bitirip, yorumunu girmek istiyordum. Bir yandan sınavlar var bir yandan da okumak isteyince işler kolay kolay olmuyor haliyle :P Vaktim kısıtlı olduğundan çabuk bitmeliydi kitap ve bitti de gerçekten ama ben oturup kendimi zorlamadım bitmesi için o kendini okuttu. 


Ben ne zaman kitabı kenara bırakıp sohbete dalsam ya da yemeğe kaçsam kitabın üzerimde bıraktığı etkisi ile hemen tekrar elime alıp okumaya devam etmek istiyordum. Bu böyle sürüp gitti ve kitap iki gün içinde bitiverdi. Yok yok şaka değil valla 2 günde bitirdim :P Blogumu takip edenler az çok bilir ben kitabın tadını çıkara çıkara okumayı severim şöyle bir 4 güne yaya yaya okurum. Ama kitap bu denli beni sürükleyici olunca benden beklenmeyen hareketler sergilemiş, kitabımı hemencicik bitirmiş olabilirim, evet! Spoiler vermeden az çok havadan, sudan, kitaplardan bahsettiğime göre gelelim can alıcı kısma. Pekii ben kitabı beğendim mi? Bu soruyu kitabı çeşitli yerlerinde düşündüm. Özellikle başlardayken... Çünkü baya baya başlardayken henüz konuyu öğrenmeye çalışıyor ve bu dünyaya adapte olmaya çalışıyorsunuzdur ya? Heh ondan olsa gerek ilk başlarda bir puan kırmıştım. 4 puan veririm diyordum ama  kitap öyle bir ilerdi ve beni öyle memnun etti ki anlatamam. Tamam aslında anlatırım :D Kitabın konusu diğer okuduğumuz benzeri kitaplardaki gibi melek / iblis olayları olduğunu veya olayların böyle sizin tahmin edebileceğiniz gibi veya bu kitabı vasat bulacağınızı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Niye mi?
Çünkü Tatlı Şeytan gerçekten de bildiğimiz bir konuyu alışılmadık bir tarzda sanki başka bir evrendeymişçesine ele alıyor. Tüm bunları hissettiğim için kitabı bitirdiğimde "vay be!" dedim. Evet buradan da anlaşılacağı üzere ben çok sevdim. Serinin devam kitabı olan Sweet Peril umarım en kısa süre içinde basılır. Yurtdışında hayranlar şu an serinin dördüncü kitabını bekliyor, seriyi bizden daha önce okuyabilme fırsatları olduğu için onları çok kıskanıyorum. Ve şunu da eklemem gerekir ki kitabın kapağı tek kelimeyle mükemmel. Go! Kitap orjinal kapağıyla bastığı için çok sevinmiştim bu yüzden. Ve bir haber isteyen? Google amcada serinin görsellerine bakındım biraz yabancıların fan castlarını beğenmedim bu arada ben kapakta şahısları -her ne kadar kim olduklarını bilmesem de- karakterlere çok yakıştığını hatta cuk diye oturduğunu düşünüyorum. Onlar kesinlikle benim Anna'm ve Kaidan'ım. Diğerleri hiç onlara benzemiyor bir kere diye protesto etmesem olmazdı :D

Spoilerlı Yorum


Kaidan'a aşık oldum. Kopano'yu da çok seviyorum. Anna'yı da seviyorum ve diğerleri de var... Sanırım ilk defa bir kitapta bu kadar çok karakter sevdim, bunu da yorum yazarken farkettim evet evet :) Kaidan ve Anna ikilisini seviyorum beraber olsunlar istiyorum ama Kopano'nun da üzülmesini istemiyorum. Sanırım karakterleri çok gerçek hayatmışçasına benimsiyorum okurken :) bence yazar ilerki kitaplarda Marna ve Kopano çiftini yazmıştır diye düşünüyorum bu iki karakter çok tatlı ve iyiler. Bu yüzden onları yakıştırdım sanırım. Gördünüz mü iki dk da şip şak everdim :D Kopano'ya birilerini yakıştırma derdim onun bizim ikilinin birbirinden vazgeçmeyeceğini anlayınca kahrolacağını bildiğimden. Bu satırlardan anladığınız üzere Kopano gerçekten de değer verdiğim karakterlerden. Ama Kaidan'cığımı biricik aşkımı (umarım kendisi bir sürü bookboyfriendlerimi önemsemeyecek kadar cooldur :D) da aldatamam şimdi hazır Kopano'yu seviyorum demişken oturup iki çift iltifatı da Kaidan için yazmamak olmazdı. Ve dikkat çekerim yazar bu iki erkek karakterimizinde adını "k" li seçmiş. Başlardayken Kaidan'ı tüm okuyan herkes gibi playboy falan sanıyordum. Sonra sonra okudukça olayların iç yüzünü öğrendim ve çok üzüldüm ki ben Kaidan için. "Ama artık sen de her şeye üzülyorsun demeyin" daha önce duygusal olduğumu ve karakterleri benimsediğimi söylemiştim :P En sevdiğim sahneler Kaidan ile Anna'nın seyahat ettikleri kısımlardı. Bu arada kitabın kapağında Kaidan'nın fısıldaması çok manidar değil mi? Şu lejyonerleri, fısıldayanları falan öğrendikten sonra "vay be iyi çok düşünmüşler" dedim. Yani konuya resmen cuk diye oturmuş. Ben çok sevdim.

Kitapta beni benden alan bir diğer şeyse aslında istediğim fakat gerçekleşmeyeceğini bildiğim bir şeydi.

değildi. 
Ben kitapta Kaidan ve Anna'yı gerçek bir çift olarak görmeyi umdum hep. Ama ne var ki kısmet olmadı ve bizimkiler hep aşk acısı çektiler. Bir süre sonra Anna'nın kaç defa depresyona girdiğini, dünya ile bağını kestiğini veya ağladığını saymayı bıraktım. İnsan acıyor okurken "yeter yaaa kavuşun öldüm burada sizin yüzünden acı çekmekten, bu kaçıncı depresyon!" dedim. Umarım serinin devam kitaplarında artık bu ikiliyi ayrı tutmak için uğraşmamıştır yazar :(
Sevmediğim şeylerden bahsettiğime göre gelelim biraz da kitapta sevdiğim şeylere. Ben kitaptaki şu altılı nef grubunu çok sevdim. Tamam Ginger biraz uyuz olabilir ama gerisi işi kurtarıp sempatinizi kazanıyor. Bu grubun beraber takıldığı daha fazla bölüm okumak istiyorum.
Düklerden bahsedelim mi biraz da? Okuyanlar bilir hani şu neflerin karşılarında tir tir titrediği, baya baya korktuğu iblislerden bahsediyorum, evet. Ben içinde düklerin bulunduğu sahneleri tiksinerek veya pislikler diye okuyorsam bu yazarın anlatımı sayesinde. Bence yazar düklerden bahsederkenki anlatımı çok iyiymiş. Bize tüm bu hisleri hissettirebilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Tabii burada çevirmene de teşekkür etmek lazım, onun da emeği az değil. İblislerin her birine ayrı ayrı nefret besliyor olabilirim. Özellikle de Kaidan'ın babasına. Az uğraştırmadı bizimkileri. Düklerden bahsetmişken şu son bölümlerde geçen olaydan da bahsetmeliyim. Kaçıncı bölüm olduğunu hatırlamıyorum ancak o bölümde Gerilda (sanırım nefin adı buydu) olayında olanlardan sonra kibir dükünün Anna'ya vurmasına çok uyuz olmuştum. Neflere böcek muamelesi yapılıyor resmen -.- Merak ettiğim bir şey varsa o da cinayet dükünün oğulları. Marna kendi acıklı hatırasını Anna ile paylaştıktan sonra onları baya merak etmiştim. Tamamen psikopat tipli olmalılar. Ki düşününce buna mecburlar ve en zor işte onların bence. Kitabın son cümlesinin seri devamında baya aksiyon olacağının habercisi olduğunu düşünüyorum. Umarım Sweet Peril'i yakın zamanda okuyabiliriz. Şahsen ben o anı iple çekiyorum :)
Kitapla ilgili tüm düşüncelerimi aktardığımı düşünüyorum. Ben kitabı çok sevdim. Umarım siz de seversiniz!


Puanlama : 5 / 5








  • Share:

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

0 yorum